Geçtiğimiz yıl “Dindar olmasınlar da tinerci mi olsunlar” çıkışıyla laik bir devletin başbakanı olarak sarfettiği “Dindar nesil yetiştirmek istiyoruz” sözlerini savunan Erdoğan, bu yıl da şaşırtmıyor. Bu kez kafası kıyak bir nesil istemediklerini belirten Başbakan, 28 Mayıs 2013 tarihinde partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada “Milyonlarca Fatih yetiştirmek istiyoruz” diyerek nasıl bir dindarlık istediğini de netleştirmiş oldu.
Başbakan, alkol düzenlemesiyle ilgili olarak “Bunu birçok yere çekenler olabilir. Bunu inancı nedeniyle yapıyor, İslam böyle emrettiği için yapıyor diye. Hangi din olursa olsun, bir din yanlışı değil doğruyu emrediyor.” şeklindeki açıklamasında din ne söylerse doğrudur kabulüyle, hayatlarımıza dair meseleler üzerine tartışmaları akıl ve mantık çerçevesinde yürütmenin önünü tıkamakta, tüm dinlerin de alkole eşit mesafede durmadığını unutarak bu tartışmaları dini referanslarla sürdürmenin imkansızlığını en başta kendi cümlelerindeki tutarsızlıkla göstermektedir.
Başbakan “Din doğruyu emrediyor diye karşısında mı duracaksınız. İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da inancın emrettiği bir gerçek niçin sizler için reddedilmesi gerek bir olay haline geliyor?” diye soruyor. Evet, laik bir devlette yürürlüğe sokulmak istenen bir uygulamanın dini gerekçelere dayandırılması kabul edilemez. Başbakanın bu beyanatları açıkça, bu ülkenin yasalarının dini emirlere dayandırılmasının karşısında hiçbir engel tanımadığının bir ifadesidir. AKP kurmayları olsun, kimi basın kuruluşları olsun, bu düzenlemeleri Avrupa’daki örneklerine atıfta bulunarak savunup kamuoyunu sağlık gerekçelerini öne sürerek iknaya çalışırlarken, Başbakanın çok rahat bir şekilde, son derece kendine güvenerek ‘velev ki dini sebeplerle’ deyivermesi Türkiye’deki şeriatçı eğilim ve uygulamaların geldiği vahim noktayı göstermektedir.
Bizler Özgür Düşünce Hareketi olarak toplumsal yaşamın dinselleştirilmesine; dinsel yaşam biçiminin zorla ya da bu yaşam biçimini zorunlu kılacak düzenlemelerle insanlara dayatılmasına karşıyız. Avrupa benzeri medeni, eşitlikçi ve demokratik yaşam standartlarını getirme iddiasındaki AKP hükümetinin politikalarındaki amaç, konu özgür düşünce, eşcinsel hakları, kadın hakları, seçim barajı ve çevre sorunlarına geldiğinde daha görünür bir hal almaktadır. Genç nesillerine iyi bir eğitim, sağlık, iş, barınma imkanı, onurlu bir yaşam ve güvenli bir gelecek sunamayan bu devletin ayrımcı söylemlerinin de baskıcı yasalarının da karşısındayız!
ÖDH, Mayıs 2013